Bilim insanları teknolojinin kişi ve toplumlarda kaygı ortamına zemin hazırladığını söylüyor.
Küreselleşen dünya gerçekliği içerisinde kendisini şekillendiren teknolojilerin kişileri veya toplumları kaygıya götürdüğünü söyleyen bilim insanları, “Günümüzde teknolojik dünyanın yarattığı bağlamından soyutlayarak açıklamak bugün için çok mümkün görünmemektedir. Teknolojinin getirdiği aletler bağlamında insanın yaşadığı teknoloji topumu, bir tür kaygı toplumudur ve bu kaygı, yine teknolojinin yarattığı ‘birikme ve çokluk’tan beslenir.” şeklinde konuşuyor.
Teknoloji bir ‘İdeoloji’ Olarak Dayatılıyor!
Dünyanın teknoloji ile kuşatılmış olduğunu belirten araştırmacılar, teknolojiyle beraber tüketimin bir ideoloji olarak dayatıldığını söylüyor. Bu kapsamda değerlendirmelerde bulunan bilim insanları teknolojinin kaygıyı yaratmasına ilişkin sebepleri şu şekilde sıralıyor: “Teknolojinin nesneleri uzun süreli kullanıma uygun değildir. Nesne, karşılamayı vaat ettiği fonksiyondan daha farklı ve fazla bir şeydir. Tüketici nesnenin cazibesine kapılır. Tüketim nesneleri yaşamı kolaylaştırırken güçleştiren bir mantığa sahiptir. Aynı fonksiyonlara sahip nesneler çoktur. Nesneye ulaşım süreci, yani alışverişin kendisi bir ritüel haline gelmiştir. Teknolojik nesnelerinin çokluğu, gerçeklik algımızı deforme eder.”
Teknolojinin bir kaygı durumuna dönüşmemesi için önerilerde bulunan araştırmacılar, “Teknolojinin yarattığı kaygıyı yaşamdan fazla bir şey haline getirmemek bir teknolojik bilinç ile mümkün olabilir. Teknolojik bilinç ise şu ögelerden meydana gelir: Kendini bilmek, ihtiyaç, sosyoekonomik analiz, teknoloji okur-yazarlığı, tüketim ahlakı ve tercih” şeklinde tavsiyelerde bulunuyor.
Derleyen: Şükrü Bıyıklı